Sahada
değil babasını, kendisini bile tanımaz. Ayağından kramponunu alın, yine de
topun peşinden koşmadan duramaz. Onunla maç yapmak istiyorsanız önüne bir top
atmanız yeterlidir. Ancak iyi düşünün!
Ankaraspor’da birlikte çalıştığınız
zamanlarda Aykut Kocaman sana çok güveniyordu ve adrese teslim paslarını sürekli
övüyordu...
Aykut
hocanın bende çok büyük emeği var. Daha önce önlibero oynadığımda topu oyuna
sokmakta sıkıntı çekiyordum. Aykut hocamın bana bu konuda önemli katkıları
oldu. Onun verdiği öğütlerle kendimi her gün biraz daha geliştirdim. Oynadığım
maçların görüntülerini dakika dakika izleyip yaptığım pas hatalarını incelemeye
başladım. Kendime tepeden bakmayı öğrendikçe hatalarım azalmaya başladı.
Seni sahada hep hırçın gördüğüm için
röportaja başlayana kadar senden çok çekindiğimi itiraf etmeliyim. Bunu
söyleyen ilk kişi ben değilimdir herhalde. Sahada sana ne oluyor Hürriyet?
Hayatım
boyunca kaybetmeyi hiç sevmedim. Bir şeyi istiyorsam onu elde etmek için
elimden geleni yaptım. Yenilgiyi kabullenemediğim için de hırsımın esiri
oluyorum. Sahada hep daha fazlasını yapmaya çalışırken etrafımdakileri
korkutuyorum. Hatta yapabileceklerimden kendim de korkuyorum. Maçlardan sonra
yaptıklarıma bakıp “Bu ben miyim?” diye kendime soruyorum. Eskiden hakemlere
daha fazla itiraz ederdim. Onca yıldır hiçbir sonucu değiştiremediğimi görünce
susmaya karar verdim (gülüyor). Yıllardır Süper Lig’de oynuyorum. Bir tane
kırmızı kart görmedim. Yüz ifademden midir bilemiyorum ama sahada selam versem
borçlu çıkıyorum. Mesela artık Cüneyt Çakır’a iki üç metreden fazla
yaklaşmıyorum!
Kendinin de farkındasın yani?
Mehmet
Topuz, Kayserispor’da oynarken bir mücadelemizde yerde kaldı. Elimi uzattım.
“Ya sen de bana vuruyorsun!” dedi. “İyi sen de bana vur!” dedim. Benim de her
tarafım yara bere içinde sadece kafamda 45 tane dikiş var! Futbol oynarken acı
hissetmediğimden belki bu kadar sertim. Bilerek ve isteyerek kimseye zarar
vermedim. Hiçbir rakibimi sakatlamadım. Yoksa vicdanım beni rahat bırakmazdı.
Futbolcuların çok büyük bir kısmı
futboldan maddi manevi tatmin olup, başka işleri boşluyor. Sense futbol
oynarken üniversite bitirdin…
Gazi
Üniversitesi Beden Eğitimi bölümünü bitirdim. Şimdi master yapmak için
çalışıyorum. Okumayı bırakmak bana hayattan kopmak gibi geliyor. Sekizde sınava
gidip, dokuzda antrenmana yetişmek için delicesine koştuğum günleri saymadım
ama hepsine değdiğini düşünüyorum. Futbolculuğuma noktayı koyduktan sonra antrenör
ya da menajer olarak çalışmaya devam etmek istiyorum. Master programımda da bu
yönde bilgi birikimi sağlamak için çalışacağım. Her şeyin kuru kuruya sahada
öğrenilmediğini öğrendim.
Maçlardan önce rakiplerin için plan
yapar mısın?
Gözüme
kestirdiğim adamı mutlaka yakın markaja alırım. Her maçını durdurarak ileri
geri sardırarak izlerim. Her oyuncunun özelliğini artık biliyorum. Alex’in
ayağıyla top buluşursa şansın çok az ama top önündeyse koşamaz. Alex çok
değişik bir futbolcu. Oyunda yokmuş gibi görünüp, bir anda sizi dumura
uğratabiliyor. Bir karşılaşmamızda sol ayağının kuvvetli olduğunu bildiğimden solunu
kapattım. Sağ ayağıyla harika bir gol attı!
Her seferinde canından bezdiriyorsun
ama adamı…
Fenerbahçe’den
arkadaşlarımla Semih ve Uğur Boral’la konuşunca çok gülüyorum. Onlara şakayla
karışık beni şikâyet ediyormuş (gülüyor). Lincoln’ü, Yattara’yı da çözmüştüm.
Şimdi sıra Guti’de! Maçlarını izlemeye şimdiden başladım.
Ankaraspor’dan Ankaragücü’ne
geldiğinde kendini kargaşanın içinde buldun ama ilk haftalarda kaptanlık pazı
bandını takmayı başardın…
Ankaraspor’da
17 yıl boyunca oynadım ve son dört yılımda da kaptanlık yaptım. Ankaragücü’ne
geldiğimde takımın kaptanı Ceyhun ağabeydi. Bana da ikinci kaptanlığı verdiler.
Ceyhun ağabey kırmızı kart gördüğü için takımla çıktığım ilk maçta takım
kaptanı oldum.100 yıllık bir kulüpte kaptan olmak benim için büyük gurur.
Diğer takımlardan gelen teklifleri
neden ısrarla reddediyorsun?
Ben bu güne
kadar Ankara’dan ve ailemden hiç ayrı kalmadım. Ankaraspor’dayken büyük
takımlardan gelen teklifleri reddetmemin tek sebebi de buydu. Ankaragücü’ne
imza atmadan önce çok daha fazla kazanacağım teklifler aldım ve yine reddettim.
Pişman değilim. Mutluyum. Her şey para demek değil.
Ankaraspor taraftar konusunda
sıkıntı yaşayan bir takımdı. Ankaragücü’ne geldiğinde taraftarı görünce ilk
tepkin ne oldu?
Ankaraspor’da
300–400 kişilik bir taraftar vardı. Kendi sahamızda oynadığımız ilk maçımda
ayaklarım yere basmıyordu. Gol gelmeyince taraftar bize “Oynasana lan!” diye
bağırmaya başladı. Korkmuştum. Ankaraspor’dan gelen bütün futbolcular birbirine
bakakaldı. Galatasaray’ı 3–0 yendiğimiz maçtan sonra futbolcu olduğumu anladım.
Kemikleşmiş taraftarı olan bir kulüpte oynamak bambaşka bir şeymiş. 100 yıldır
şampiyonluk beklediklerinden ne söyleseler haklılar.
Futbolla ilgili en güzel anların
hangileri?
Bir gün
koşarak okulda sınava giderken çocuklar önümü kesip “Sen Hürriyet ağabey
misin?” dedi. “Maç yapalım” diye etrafımı sardılar. Söz verip ellerinden
kurtuldum. Sınavım bitene kadar yedi kişi olmuşlar. Yanıma verdikleri
çömezlerle beni 10–9 yendiler. Betonda beni mahvettiler. Her tarafımı çürük
içinde bıraktılar. Bir de “Ağabey sana bir şey olmaz!” diyor keratalar. Onlar
bile mimlemiş beni! Bir de geçen sezon 3–0 önde olduğumuz Eskişehirspor maçında
kramponumun teki ayağımdan çıkmıştı. Topa girmem gerekiyordu ve sekerek 50 metre koşmuştum. Bu
düşünülerek yapılmış bir şey değildi. Maçtan sonra kendimi izlediğimde yaptığım
“Hep böyle kalmalıyım” dedim.
“Futbol tek sığınağım. Lisedeyken ya
simit ya da bilet alacak param vardı!”
Profesyonel oluncaya dek nasıl bir
hayat yaşadın?
Babam
Ankara’da belediye işçisiydi. Lisansımı elime alıncaya kadar çok yoksulluk
çektim. Okula giderken cebimdeki parayla ya simit alabiliyordum ya otobüs
bileti. Her gün elime bir simit alıp kilometrelerce yol yürürdüm. Futbol benim
tek sığınağımdı. Bir kere arkadaşlarımla harçlığımızı çıkartmak için karpuz
taşımıştık. Patlattığım karpuzların parası yevmiyemden kesilince elime azıcık
bir para kalmıştı. Yedi saatte, bir kamyon karpuzu boşalttık ama bitmiştik.
FourFourTwo Eylül 2010 sayısında yayımlanmıştır...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder