2 Kasım 2012 Cuma

Burcu Esmersoy


EN TARAFTAR SPİKER

Onu NTVSpor’un güzel ve gülen yüzü olarak tanıyanlar çoğunlukta olabilir. Bu yanlış olmasa da eksik bir tanımlama; Burcu Esmersoy’un futbol, spor ve taraftarlıkla ilişkisi bunun çok ötesinde.

TFF Kadın Futbolu elçiliği görevini üstlenmeniz nasıl oldu?
Türkiye’de kadın futbolu daha önce bazı skandallarla sarsılmış ve bir kenara itilmişti. Bir süre kadınların futbol oynaması için hiçbir imkânın olmadığı dönemler yaşandı. İş arkadaşım Güntekin Onay’ın ablası Zeynepgül Ene’nin çalışmalarını her zaman takdir ederdim. Bu görevi de bana o teklif etti. Severek kabul ettim.

Bu kapsamda hangi etkinlikleri yürütüyorsunuz?
Zeynepgül Ene’nin önderliğinde okullara gidip kızları futbol oynayabileceklerine inandırdık. Brezilya, İsviçre gibi ülkelerin milli takımlarından fotoğraflarla bu anlatılanlar destekleniyordu. Konferanslarda Lale Orta ve ben konuşma yapıyorduk. Avrupa’da çekilen birçok filmde ailelerin erkek çocuklar kadar kız çocukları da futbol oynamaları için teşvik ettiklerini; okullarda çocukların karma takımlar halinde maç yaptıklarını görür, kahrolurdum. Türkiye’de de bunun böyle olması gerektiğine inandığım için bunu kendime dert edindim. İşlerim elverdiğince organizasyonlara katılıyorum. Sürpriz yapıp bayanların maçını izlemeye gittiğim de oluyor.

Bir de kadınların futbol oynamasına hoş bakmayan erkeklere karşı verdiğiniz mücadele var…
Televizyonda yaptığımız bir programda Gürgen Öz de konuklarımız arasındaydı. Gürgen “Ben Galatasaraylıyım ama futbola hiç merakım yok. Bir araştırma yaptım, galiba Fenerbahçe bizi hep yeniyormuş” dedi. Ben böyle bir anlayıştan hiç hoşlanmıyorum! Futbolla ilgilenmeyen biri neden bir takım tutar ki? Bunu bir kadın söylese belki anlayabilirim ama bir erkeğin söylemesi bana komik geliyor. Konu kadınların futbol oynamasına gelince “Bir kadına futbol oyununu yakıştıramıyorum, bana itici geliyor” dedi. İşte o zaman dayanamayıp “Bana da sen itici geliyorsun” dedim. Sporu sevmeyen erkek bana çekici gelmiyor. Tuttuğu takımın kalecisini bilmeyen kadın da bir o kadar itici. “Kadın dediğin futboldan anlamaz” anlayışını yerleştirenler de onlar. Ben artık hiçbir erkeğin kadınlara ofsayt kuralını anlatmasını istemiyorum.

Siz hiç futbol oynadınız mı?
Ben iyi bir forvetim! Çocukluğumda erkekler beni fasulyeden sayıp hep kaleye koydukları için gol atmanın tadına pek varamamıştım ama sonra bunun acısını fena çıkarttım. Hâlâ çıkarıyorum çünkü halı saha maçlarına devam ediyorum. Attığım her gole bir milyon dolar kazanmışçasına seviniyorum (gülüyor)! Kalede berbat olduğumdan o zamanlar işin tadına varamıyormuşum. Golcülük başka bir şey (gülüyor).

Futbol oynuyor olmanız size maçları sunarken, futbol konuşurken kolaylık sağlıyor mu?
Hiçbir zaman Hakan Ünsal gibi, Rıdvan Dilmen ya da Sergen Yalçın gibi oyunu okuyabileceğimi sanmıyorum. Futbolcunun hangi pozisyonda topa ayağının neresiyle vurması gerektiğini, hangi pozisyonda topu durdurması, nerede gelişine vurması gerektiğini kestiremem. Ben daha çok maçın heyecanı ve atılan ya da kaçırılan gollerle ilgileniyorum. Gol oldu mu? Oldu! Nasıl oldu? Güzel oldu (gülüyor).

Maçları izlemeden önce yaptığınız özel hazırlıklar var mı?
Evde maç izlerken mutlaka televizyonun sesini kısarım. Bizim ülkemizde futbol spikerlerin üzerinde çok fazla sorumluluk var. Spikerlerin ufacık bir serzenişi bilinçsiz olan futbol izleyicilerini kolaylıkla galeyana getirebilir. Hakemin verdiği karardan memnun olmayan spikerin hakeme yaptığı ufak bir eleştiri hakeme zarar vermek isteyen binlerce insanı doğurabilir. Bu futbolcular için de geçerli. Oyuncunun, hakemin maç içerisinde neler yaptığını görebildiğim için yoruma ihtiyaç duymuyorum.

Tanıdığınız Galatasaraylılar sizin maçlara gitmemeniz gerektiği konusunda hemfikirler… En son hangi Galatasaray maçına gittiniz?
Onlar ne derse desin statta maç izlemek evde izlemekten çok daha keyifli (gülüyor). Mümkün olduğunca voleybolu da, basket maçlarını da, futbolu da yerinde izlerim. En son Galatasaray’ın elendiği Atletico Madrid maçına gittim. Açık tribündeki yaklaşık 300 kişi benim orda olduğumu fark edip, “Burcu Esmersoy üçlü çektirsene” demeye başladılar. Çok eğlendim maç esnasında ama itiraf etmeliyim o maçta Galatasaray’ın elenme sebebi ben olabilirim (gülüyor). Çünkü ne zaman Galatasaray’ın maçını yerinde izlemeye kalksam mutlaka mağlubiyetle sonuçlanıyor. İşte bu yüzden Galatasaraylı arkadaşlarım maça gideceğimi öğrendiklerinde önümü kesiyorlar, yollarıma yatıyorlar. “Maça gitme, ne istiyorsan yapalım” diyorlar.

Galatasaray’a uğur getirdiğiniz zamanlar olmadı mı?
Benden maçlardan önce skor istediklerinde düşündüğümün tam tersini söylerim ve genellikle tutar. Ne zaman maçı izlemeyi bırakıp tuvalete gitsem gol olur. Bu gerçeği zamanla kabullendim ve gol olmasını istediğim zaman tuvalete gider oldum. Gollerin tekrarını izleyebiliyor olsam da halimden memnunum. Futbola yaptığım katkıdan kimsenin haberi yok. Oysa o goller benim sayemde oluyor. Saha dışındaki gizli forvetim (gülüyor)!

Kadınların oynadığı futbolla erkeklerin oynadığı futbol arasında fark var mı?
Kesinlikle! Kadınların oynadığı futbolu erkeklerin oynadığı futbola nazaran çok daha fazla beğeniyorum. Çünkü kadınlar daha teknik ve estetik oynuyorlar. Erkeklerin futbolu daha sert ve akılsızca!

Galatasaray için ölebilirdi!

“İnsanlar beni tanımadan önce de Galatasaray’ın hiçbir maçını kaçırmazdım. O zamanlar ‘Die for you’ grubunun içindeydim. Grubun içindeki iki üç kızdan biriydim. Hatta o zamanlar maçlara çok az kadın gittiğinden statta da sayılı olduğum söylenebilir. Die for you’nun içindeki arkadaşlar beni öyle sahiplenmişlerdi ki kimse bana yan gözle bakamazdı. Stat benimdi (gülüyor). Galatasaray gol yediğinde ağladığım, mağlup olduğunda birkaç gün kendimi toparlamaya çalıştığım olurdu. Artık işim gereği daha ifadesiz, daha derli toplu olmam gerekiyor. Televizyonculuğa başladığım ilk zamanlar spor haberlerini sunarken yüz ifademin değiştiğini söylediler. Önce inanmadım. Bana sunduğum haberleri izlettiklerinde gerçekten yüzümün Galatasaray’la bağlantılı haberlerde değiştiğini gördüm. Futbolcuların ruhsuz tavırları da kendimi toplamama yardım etti. Ben işime duygularımı karıştırırken, onlar mağlup oldukları maçlardan sonra gece kulüplerinde eğlenmeye gidiyorlar. Bu yüzden maç sadece oynandığı dakikalarda kalmalı.”

FourFourTwo Dergisi Mayıs 2010 sayısında yayımlanmıştır...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder