2 Kasım 2012 Cuma

Ceyhun Gülselam



BİR NEVİ PATRICK VIEIRA

"Hami Mandıralı Schalke’ye geldiğinde
yakından görebileceğim için havalara uçmuştum"

Golcüler memleketi Sakarya kökenli olsa da o orta saha ve savunmada ortaya koyduğu futbolla milli takıma yükselmeyi başardı. Öyle ki Fenerbahçe’nin yıldızı Alex bile onu takımında görmek istiyor

Bize Trabzon’a gelmeden önce futbol hayatını anlatabilir misin? Bayern Münih’te neler yaptın? İlk teknik direktörün babanmış…
Futbola altı yaşımda başladım. Amatör kümede de olsa teknik direktör bir babanın oğlu olduğum için şanslı olduğumu düşünüyorum. Münih’te yapılan okullar arası bir turnuvada Bayern Münih’li gözlemciler onun oğlu olduğumu bilmeden babama beni sormuşlar. Futbol serüvenim böylece başlamış oldu.

Sakaryalı bir ailenin çocuğusun. Sakarya’nın havasını solumasan da golcülük genlerine işlemiş olsa gerek…
Olabilir (gülüyor). Aykut Kocaman, Hakan Şükür, Oğuz Çetin, Aykut Yiğit, Bülent Uygun, Tuncay Şanlı ve daha birçok futbolcu benim gibi Sakaryalı. Belki de futbolcu olmam tesadüf değildir.

Futbola Bayern Münih’te başlayıp sekiz yıl orada kalmışsın. Neden daha sonra Almanya üçüncü ligindeki Unterhaching takımına gittin?
Bayern Münih’te büyüdüm diyebilirim. Unterhaching’e gittiğimde takım Almanya ikinci ligindeydi. Ben gittikten sonra üçüncü lige düştü. Bu benim için büyük şanssızlıktı. Sözleşmem devam ettiği için bir sezon üçüncü ligde oynadım.

Unterhaching’i üçüncü lige düşüren golü Hansa Rostock’ta oynayan Zafer Yelen atmış. Onunla aynı takımda oynayacağını ilk duyduğunda neler hissettin?
Zafer, Almanya’da benim yakın arkadaşlarımdan biriydi. Sakat olduğu için oynamayacağını tahmin ettiğim Zafer, inat edip sağlığıyla ilgili büyük risk alarak maçta karşımıza dikilmişti! Maçtan sonra arkadaşlığımızı gözden geçirdim (gülüyor). Trabzon’a geldikten sonra da görüşmeye devam ettik. Benden sonra da o geldi. “Gel” dedim ona, “Seninle görülecek bir hesabım var (gülüyor)!”

Trabzonspor’a transferin nasıl gerçekleşti?
Hiçbir zaman Süper Lig’in Bundesliga’dan daha küçük olduğunu düşünmedim. Almanya’dayken beni Türkiye’den, Almanya’dan ve İskoçya’dan takımlar istemişti ama aralarında en ısrarcısı Trabzonspor’du. Trabzonsporlu yönetici Mahmut Aksu benim için Münih’e gelmişti. Bu benim için gurur verici bir durumdu.

Bugüne kadar hocalarından aldığın en önemli tavsiyeler neler?
Babam bana hep “Şut çektiğin değil, destek aldığın ayağını nasıl kullandığın önemlidir. Desteğin ne kadar sağlam ve dengeliyse, attığın şut da o kadar doğru olur” diyerek uyarırdı. Almanya’daki hocalarım da “Kendinden hiçbir zaman memnun kalma!” derlerdi. Bunu hatırlayıp her zaman geliştirebileceğim bir eksiğimi bulurum. Tabii bunu abartıp işi mutsuz olmaya kadar vardırmam.

Trabzonspor’la bu sezonun ilk maçında 60. dakikada oyuna girip Sivasspor’a muhteşem bir gol attın…
Attığım golden daha unutulmaz bir anı var o maçta. Maçtan sonra yaşadığımız sevinçle malzemeci Hayati ağabeyi havaya atmıştık. Öyle çok sevinmişiz ki biraz fazla fırlatmışız (gülüyor). Tavana yapışmaktan son anda kurtulmuştu. Çok sert çarpmadı Allah’tan!

Geçtiğimiz yıl Almanya’dan emlakçılık diploması almışsın. Diplomanı hiç kullandın mı?
Almanya’da futbolcular sadece futbolla kendilerini garantiye almaya çalışmazlar. Zaten kulüpler de buna izin vermez. Çünkü futbolda ne olacağı hiç belli olmaz. Bir sakatlık bütün planlarınızı alt üst edebilir. Emlakçılık diploması da bir bakıma benim sigortam. Tabii ki futbol oynadığım sürece aklımda başka hiçbir meslek olmayacak. Almanya’da bir süre emlakçılık yaptım ama sadece diploma alabilecek kadar.

Gerçek mevkinin önlibero ve stoper olmasına rağmen geçtiğimiz sezon Eskişehirspor deplasmanında sağ kanatta iyi bir oyun çıkartıp iki de gol attın. Mevkii değişikliği senin için bu kadar kolay mı?
Teknik direktörler oyuna sağlayacağımız katkıyı bizden daha iyi bildikleri için direktörler. Yedi sekiz yaşlarımdayken forvet oynuyordum. Minik takımlarda gol kralı bile olmuştum. Bu deneyimim bana gol atmamda büyük kolaylık sağlıyor. İlk 11’de oynuyorsam benim için nerede oynadığımın önemi yok. Hiçbir yerde oynamaktan çekinmem.

Sert ve falsolu şut çekme özelliğinle dikkat çekiyorsun. Küçüklük idollerinin arasında Hami Mandıralı da var mıydı?
Schalke ile anlaştığını duyduğumda onu yakından görebileceğim için havalara uçmuştum. Gollerini hâlâ internetten izler, neler yaptığına bakarım. Ümit milli takımda onunla birlikte çalıştık. Bana söylediği bütün cümleler hep aklımdadır.

Hami Mandıralı idmanlarda arkadaşlarına baraj kurduramıyormuş. Sen idmanlarda önünde baraj kuracak birilerini bulabiliyor musun?
Takım arkadaşlarım topa sert vurmayacağıma dair benden söz aldıktan sonra baraja geçiyorlar (gülüyor).

Fiziğin futbolunu nasıl etkiliyor? 1.92’lik boyun ve uzun bacakların oynadığın mevkide dezavantaj oluyor mu?
Fiziğiyle barışık bir insanım. Bu boyla Alanzinho kadar kıvrak olmam mümkün değil. Zaten kimsenin de benden böyle bir beklentisi yok. Boyum sayesinde yüksek toplarda daha rahat hâkimiyet sağlıyorum. Birebir mücadelede daha rahat ayakta kalıyorum.

Alex seninle aynı takımda oynamak istediğini söylediğinde ne hissettin?
Alex gibi bir futbolcunun hakkımda böyle düşünmesi benim için çok önemli. Bunu ilk duyduğumda yaşadığım mutluluğu anlatamam.

Sezonun ilk yarısında Trabzonspor’un yaşadığı gol kısırlığının sebebi neydi? İkinci sezon için neler söyleyebilirsin?
Takım gol atamıyorsa bunun faturasını sadece ileride oynayan futbolculara kesmek haksızlık olur. Kimsenin bireysel olarak büyük hatalarının olduğunu düşünmüyorum. Şenol hocaya kendimizi teslim etmemiz kolay oldu.

Hareket halindeyken çektiğin şutlardan kaleyi bulanların sayısı küçümsenemez. Uzaktan çektiğin şutların kaleyi bulmamasından çekinmiyor musun?
Çektiğim şutların hepsi kaleyi bulacak ya da gol olacak diye bir kural yok! O şutun gol olma ihtimali var. Abartılı olmadığı müddetçe kaleyi gördüğümde şut çekerim ve gerisini düşünmem. Risk almayıp kaçak oynarsanız sizin yerinize başkaları oynar.


“Milli takım, bana Trabzonspor kapısını açtı”

Almanya’da üçüncü ligde bulunan bir takımda oynarken milli takıma çağırılmayı bekliyor muydun?
Bu benim için şaşırtıcı bir gelişmeydi. O davet futbol kariyerim için önemli bir dönüm noktası oldu. Milli takım bana Trabzonspor’un kapısını açtı.

Bu sezon Fatih Terim’in bütün kozlarını oynadığı hazırlık maçları kadrosuna girmeyi başardın. Kendi takımındaki durumu göz önüne alınınca aslında milli takımda olman büyük başarıydı…
Ümit milliden beni tanıdıkları için şansım artmıştı. Trabzonspor’da ilk 11’de olamazken milli takıma gitmek daha iyi olmam için itici güç oldu. Fatih Terim gibi kendini kanıtlamış ve çok kaliteli futbolcularla çalışmış bir hocanın beni istemesi kendime olan güvenimi artırdı. 


FourFourTwo Dergisi Nisan 2010 sayısında yayımlanmıştır... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder